9 Ocak 2012 Pazartesi

REKREASYON VE ÇEVRE İLİŞKİSİ


1) REKREASYON :

Rekreasyon, yenilenme, yeniden yaratılma veya yeniden yapılanma anlamına gelen Latince recreatio kelimesinden gelmektedir. Türkçe karşılığı yaygın bir şekilde boş zamanları değerlendirme olarak kullanılmaktadır. Bu ise, bireylerin yada toplumsal kümelerin boş zamanlarında gönüllü olarak yaptıkları dinlendirici ve eğlendirici etkinlikler anlamını taşımaktadir. Modern anlamda bir sosyal kurum, bilgiler topluluğu ve profesyonel bir çalışma alanı olarak rekreasyon; işten bağımsız, kendi içinde değerli olan, kişinin pek çok önemli ihtiyacını karşılayan, dolu ve mutlu bir yaşam aracıdır. Bu yaklaşımla rekreasyon, en yaygın olarak, insanların gönüllü olarak boş zamanlarında katıldıkları ve kişisel olarak doyum sağladıkları aktiviteler olarak tanımlanabilir .

Rekreasyon, anlamı, içeriği, ve kapsamı bakımından birçok aktiviteyi içine almaktadır. Bunun sonucu olarak birçok tanımı ve açıklamaları yapılmıştır.aşağıda bunlardan bazıları üzerinde durulmaktadır.

Genel anlamda rekreasyon, insanların boş zamanlarında eğlence ve tatmin dürtüleri ile gönüllü olarak etkinliklere katılımı olarak açıklanmaktadır. Rekreasyon, boş zaman içinde ve onunla ilişkili eylem yada önceden planlanmış bir hareketsizlik anlamına gelen serbest durgunluğu ad içeren eylemlerin tamamıdır. Rekreasyon, insanların boş zamanlarında yaptıkları, zorunlu çalışma faaliyetlerinden bağımsız olarak, kişinin boş zamanını serbest olarak ve dilediği gibi kullandığı fiziksel gücünü onarmaya ve ruhsal kapasitesini zenginleştirmeye yönelik zorunlu faaliyetlere karşıt, özgürce seçilen ve fiziksel ve sosyal çevrenin değişmesi anlamına gelen faaliyetler olarakda tanımlanmaktadır.

Rekreasyon, insanların temel ve çağdaş bir ihtiyaçları olarak nitelendirilirken, insanın boş zamanı için değerli olan faaliyetleri eğitimleri, imkanları ve danışmanlık hizmetlerinin tamamını kapsamaktadır. Bayer’e göre rekreasyon, kişiyi hayata bağlayan dinlendirici, eğlendirici, meşgul edici veya zevk verici olay ve eylemleri yapmak veya bu etkinliklere katılmak suretiyle ruhen ve bedenen bir canlılığı elde etmektir. Bir başka tanımlamada ise rekreasyon, bireyin mesleki, ailevi, toplumsal ödevlerini yerine getirdikten sonra, bağımsız iradesiyle seçebileceği bir seri dinlenme, eğlenme, bilgi ve becerilerini artırma ve kendini yenileme uğraşılarına katılması olarak açıklanmaktadır.

Rekreasyon kavramını daha kapsamlı olarak şu şekilde yapabiliriz:

İnsanın, yoğun açalışma yükü, rutin hayat tarzı veya olumsuz çevresel etkilerden tehlikeye giren veya olumsuz etkilenen bedeni ve ruhi sağlığını tekrar elde etmek, korumak veya devam ettirmek, aynı zamanda zevk ve haz almak amacıyla, kişisel doyum sağlayacak, tamamen çalışma ve zorunlu ihtiyaçlar için ayrılan zaman dışında kalan bağımsız ve bağlantısız boş zaman içinde, isteğe bağlı ve gönüllü olarak ferdi veya grup içinde seçerek yaptığı etkinliklere rekreasyon denir.

Rekreasyon kavramının daha geniş açıklanabilmesi için şu tanımlayıcı ifadeler kullanılmaktadır :

1. Rekreasyon, boş zamanda yapılır. İş değildir. Kar gayesi taşımaz.
2. Rekreasyonda kişi; gönüllü olarak ve tamamen kendi arzusu ile etkinliklerde bulunur.
3. Rekreasyon faaliyetleri, katılana zevk veren, mutlu eden ve neşelendiren bir tyarzda olur.
4. Rekreasyon faaliyeti, kişisel ve toplumsal fayda sağlar.
5. Toplumsal değerlere aykırı değildir. Yemek yemek, uyumak gibi hayati önem taşımaz.

Rekreasyonun özellikleri:

Rekreasyon, anlam, içerik, kapsam yönünden değişik özellikler meydana getirmektedir. Ancak, rekreasyonun birçok araştırmacı tarafında kabul edilen bazı temel özelliklerinden bahsetmek mümkündür. Bunlar rekreasyonu, diğer faaliyetlerden ve kavramlardan ayıran temel özelliklerdir.

Buna göre rekreasyonun temel özelliklerini şunlar oluşturmaktadır :

1. Rekreasyon faaliyetlerinin seçimi gönüllü olmalıdır.
2. Faaliyetlere devam ve iştirak etme zorunluluğu bulunmamalıdır.
3. Rekreasyon, boş zamanda yapılır.
4. Rekreasyonun her kişiye göre bir amacı vardır.
5. Rekreasyonel faaliyetlerin katılımcıya kişisel ve toplumsal özellikler kazandırması beklenir.
6. Rekreasyon, toplumun geleneklerine, törelerine, ahlaki ve manevi değerlerine uygun olmalı ve sosyal değerlere ters düşmemelidir.
7. Rekreasyon, bir faaliyet yapılırken, ikinci veya daha fazla faaliyetlerede de ilgi duyma veya gerçekleştirme imkanı verir.
8. Rekreasyon etkinlikleri, rekreasyonistler tarafından üstlenilir.
9. Rekreasyon eylemi, planlı veya plansız, beceri sahibi kişilerle veya beceri sahibi olmayan kişilerle yada organize veya organize olmamış mekanlarda yapılabilmektedir.
10. Rekreasyon, rekreatif etkinliklere katılma sonucu orte-aya çıkan bir deneyimdir.


2) ÇEVRE :

Çevre, canlıları çevreleyen, onları etkileyen ve onlardan etkilenen tüm aktörlerin toplamıdır.

Genel bir tanımla çevre, insan faaliyetleri ve canlı varlıklar üzerinde hemen yada süre içerisinde dolaylı yada dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamı veya insan ve diğer tüm canlı varlıkları ile birlikte, doğanın ve doğadaki insan yapısı öğelerinin bütünü olan çevre, her iki yönüyle de, yani hem doğal çevre hem de insan yapısı çevre olarak insanoğlunun esenliği ve temel insan haklarından yararlanulması için ve hatta, hayatın kendisi için gerekli görülmektedir. Burada doğal çevre, doğal etki ve güçlerin oluşturduğu, taratılmış, insan müdahalesine maruz kalmamış veya bütün bir müdahalenin henüz değiştiremediği doğal varlıkları ifade etmektedir.

Yapay çevre ise, insanlığın varoluşundan bugüne kadar süregelen sosyo-ekonomik evrim sürecinde, doğal çevreden de yararlanarak insan eliyle oluşturulan değer ve varlılardır. Yapay çevre, doğal çevreden yararlanabildiği ölçüde gelişmiştir. Bu gelişim, sosyo-ekonomik ve teknolojik değişme ve gelişmeler paralelinde, doğal çevre aleyhine işleyen insan-doğa ilişkisine ortam hazırlayarak çevre sorunlarının da oluşmasına neden olmuştur. Çevre, insanı etkileyen tüm dış ortam yada şartları içermektedir. Bir anlamda organizmanın gelişme ve hayatını etkileyen etkenler ve tüm dış koşulların toplamıdır. Bu durumda çevre; doğal kaynaklarıda içeren işlenmiş yada işlenmemiş, yapılanmış yada yapılanmamış doğa ve maddi kültür öğelerinin birlikte oluşturduğu bir ortamdır. Ve genellikle yedi türlü çevreden söz edilmektedir. Bunlar:

1. Bir yerleşim, iklimsel, yapay yada doğali fiziki ve coğrafi unsurlarla belirlenen fiziki çevre.
2. Doğal öğelerin bir arada yer almalarıyla oluşan doğal çevre.
3. Tarihi yapıların yoğun olarak yer aldığı mekanlar olarak tarihi çevre.
4. İnsanların yaşadığı ortamdaki psikolojik durumlardan oluşan psikolojik çevre.
5. Birlikte yaşamdan doğan toplumsal çevre.
6. Kentlerde oluşan yapay çevre.
7. Çalışma şartları, gelir durumlarının oluşturduğu ekonomik çevre.


3) REKREASYON VE ÇEVRE İLİŞKİSİ :

Rekreasyon ve çevre ilişkisi, insanların monotonluktan, sıkıcı bir şehir hayatından ve hareketsizlikten kaçış olarak, özellikle açık alanları rekreatif etkinliklerinde tercih etmeleri sonucu daha belirgin ortaya çıkmaktadır.

Rekreasyon etkinlikleri, etkinlik çeşidine göre, değişik çevrelerde bir çok ekolojik bozulmalara neden olabilmektedir. Örneğin kıyı bölgelerde ve göl kenarlarında, birçok kimsenin barınmadı ve etkinlikte bulunmaları sonucu sahil kumları, otomobil ve insan çiğnemeleri sonucu erozyon başlatmakta ve kumlar tarım arazilerine akarak, onların verimsizleşmelerine neden olmakta, aynı zamanda göllerde olumsuzluklara yol açmaktadır.

Rekreasyon etkinliklerinin çevreye olan en olumsuz sonuçları kuşkusuz ateş ve çöp olarak kendini göstermektedir. Dikkatsiz ve kontrolsüz yakılan bir ateş güzel bir doğa parçasını içindeki bütün canlılarıyla beraber korkunç bir şekilde yok edebilmektedir.

Çöp ise, özellikle sportif amaçlı yapılan rekreatif etkinliklerde büyük bir sorun teşkil etmektedir. Sporcularda, gelişmemiş çevre bilinci doğayı bir çöplüğe dönüştürebilmektedir. Özellikle, dağcılık sporunda, ana kamp yerleri bir çöplüğü andırmaktadır. Sporun, genellikle doğadaki olumsuz etkilerini, su sporları yapan sporcuların seyircilerin nehirlere, ırmaklara, göllere verdikleri zarar, kış sporları yapan sporcu ve seyircilerin ormanlara ve dağlara verdikleri zarar ile doğaya yönelik kitle veya sağlıklı yaşam sporlarını yapan insanların oluşturdukları zararlar olarak gösterdiği söylenebilir. Ancak, sporcuların büyük bir kısmı bu konuda, çevreye karşı duyarlı ve kendilerini doğaya karşı çok yakın hissederek, doğanın korunması ve bozulmadan öyle kalmasına önem vermektedirler. Almanya’da 1986yılında yapılan bir araştırma, bu yöndeki kanaatları desteklemektedir. Araştırma ayrıca su sporlarıyla uğraşanların kış sporlarıyla uğraşanlara oranla doğaya karşı daha bilinçli olduklarını da ortaya koymaktadır.

Rekreasyon ve çevrenin olumsuz ilişkisine bir diğer örnek, boş zamanını avlanmakla geçirmek isteyen insanların, bilinçsizce bu işi yapmaları sonucu, hayvanların neslinin yok olmasına kadar giden bir doğa tahribatına yol açmalarıdır. Mevsim dışı ve uygun olmayan yöntemlerle yapılan avlanmalar, canlılara büyük zarar vermektedir.

Büyük Dünya Savaşlarını yaşayan ve savaş sonrası açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalan insanlık, bir taraftan artan dünya nüfusu ve gelişen teknoloji ile birlikte yeni sorunların sahibi olurken diğer taraftan da içinde bulundukları gaflet uykusu ile denizlerin ve iç suların kirlenmesini, bunların doğurduğu sorunların büyümesini görmezlikten gelmişlerdir. Bu vurdumduymazlık ve gaflet uykusu yüzünden denizlerde 15-20 yıl önce başlayan hızlı kirlenme sebebiyle elde edilen su ürünleri miktarı, büyüyen dünya nüfusuna orantılı olarak büyük azalma göstermiştir.

Ülkelerin biraz daha fazla su ürünü elde edebilmeleri için aşırı ve bilinçsiz avcılıklarının yanı sıra birbirlerinin sularını ihlal eder duruma gelmeleri ve hatta bu konuda ülkelerarası soğuk savaşların başlaması aşamasına vardıkları gözlenmektedir. Oysa denizler insanlığın ortak malı olmalıdır ve su ürünleri de ülkeler arasında aynı oranda paylaşılmalıdır. Ancak 1940 ve 1950'lerden sonra oluşturulan Milletlerarası Deniz Hukuku ile Milletlerarası ilan edilen sahaların dışında bu konunun uygulanmadığı açıkça görülmektedir.

Ülkemize gelince; Diğer ülkelerde olduğu gibi sularımızın kirlenmesi, artan nüfus, gelişen teknoloji, bilinçsiz ve aşırı avlanmanın etkisiyle sürerken; Yurdumuzdan geçen akarsuların doğduğu ülkeler ve denizlerimize komşu ülkelerin de kirletmeye katılmaları ile sularımıza yansıyan kirlilik daha fazla artarak sürmektedir. 15 - 20 yıl önce tüm Dünya denizlerinin kirlenmesiyle başlayan Ülkemiz denizlerinin kirlenmesi yukarıda sözünü ettiğim nedenlerden dolayı ve komşu ülkelerin de olumsuz etkileri ile daha da hızlanmış ve artmıştır. Sahip olduğumuz denizlerin kapalı özellik taşıması da kirlenmeyi had safhaya vardırmaktadır.

Rekreasyonun çevreye olumlu katkıları da bulunmaktadır. Bunlar;

1. İnsanların boş zamanlarını olumlu etkinliklerle değerlendirebilme bilincine ulaşmaları belirli bir eğitim almalarını gerektirmektedir. Bu eğitim ise, kişilere, boş zamanlarını çevreye zarar vererek değil, bilakis çevreyi koruyarak ve zenginleştirerek değerlendirmesi davranışını kazandıracaktır.

2. Rekreasyonistlerin doğada beslenme artıklarından diğer canlılar istifade etmektedirler. Burada çöp ile doğada kaybolacak yada canlıların yiyebilecekleri artıkları ayırmak gerekir.

3. Çevrenin rekreasyon amaçlı kullanım talebinin artması sonucu kent içi veya kent dışı yeni düzenlemelere gidilmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Kent içinde, düzgün, amaca uygun ve çevre güzelliğine katkı sağlayacak parklar, yeşil alanlar, oyun ve spor sahaları gibi yerler yapılacaktır.

Kent dışında ise, doğanın korunması daha dikkatli olacaktır. Bu amaçla yasal düzenlemelerle beraber, vahşi doğanın korunması, rekreasyonistler için belirli bölgelerin düzenlenmesi gibi uygulamalar yapılacaktır. Milli Parklar çoğaltılacak ve doğal yaşam denetim altına alınacaktır.

Nitekim, Türkiye’de ilk milli parkın 1958 yılında ‘’Yozgat Çamlığı Milli Parkı’’ olarak açılmasından bu yana milli parklar, 1992 yılı sonu itibariyle 21’e, 1993 yılı sonu itibariyle 27’e, 2001 yılı itibariyle 31’e ulaşmıştır. Ayrıca, Tabiat parkı sayısı 12 ve Tabiatı Koruma Alanı sayısı ise 32’dir. Tabiat anıtlarını sayısı 54, Özel çevre Koruma Alanları sayısı 12’dir.

İnsanların her gün artan açık hava rekreasyon ihtiyaçlarını karşılamak için, estetik ve rekreasyonel kaynak değerlerine sahip orman parçaları, koruma-kullanma dengesi içersinde ‘’kamping’’ ve ‘’mesire yeri’’ olarak açılmaktadır. Türkiye’de 1993 yılı sonu itibariyle bunların sayıları 415 kadardır. Milli Park, Tabiat Parkı ve orman içi dinlenme yerlerinden yılda 15 milyon kadar insan yararlanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder